Türkiye'de kira mevzuatı, kiracıların haklarını koruyan belirli düzenlemeler altında işlev görür. Kira sözleşmesinin süresi dolana kadar, mülk sahipleri, kiracıları yüksek kira teklifleri sunarak ya da evden çıkarmakla tehdit edemezler. Kira zamları, anlaşmada kararlaştırılan oranlar ve TÜFE gibi ekonomik endeksler doğrultusunda gerçekleştirilmelidir. Pazar koşullarındaki değişimler, mülk sahiplerine kiracılarını sözleşme dışı nedenlerle çıkarma yetkisi tanımaz.

Kiracının evden çıkarılması için meşru sebeplerin bulunması şarttır ve bu sebepler içinde en sık rastlananı, kira ödemelerindeki aksaklıklardır. Kiracı kira ücretini ödemezse, noter kanalıyla bir ay içinde ödeme yapması için ihtarname gönderilir. Belirtilen süre içinde borç ödenmezse, mülk sahibi hukuki yollarla tahliye istemiş olabilir. Bu prosedür, hem kiracı haklarını hem de mülk sahiplerinin mal sahipliği haklarını adil bir biçimde korumayı hedefler.

KİRACININ BAŞKA HANGİ DURUMLARDA EVDEN TAHLİYESİ TALEP EDİLEBİLİR?

Kira hukuku, kiracıların evden çıkarılması süreçlerini açık bir biçimde düzenler. Kiracı, kira dönemi süresince iki defa haklı olarak uyarılıp ödeme yapmadığında tahliye işlemleri başlatılabilir. Ayrıca, kiralanan mülkün yıkılması, onarılması veya yenilenmesi gerektiğinde de tahliye zorunluluğu ortaya çıkabilir. Yasadışı aktivitelerin, örneğin kumar, fuhuş ya da uyuşturucu ticareti yapıldığının belirlenmesi de kiracının çıkarılmasını gerektiren durumlar arasındadır. Kiracının, sözleşme anında veya sonrasında imzaladığı tahliye taahhütnamesi de geçerli bir tahliye sebebi olarak kabul edilmektedir.

Mülk sahibi, taşınmaz üzerindeki kişisel ihtiyacını ispat edebilirse kiracının çıkarılması gündeme gelebilir. Eğer taşınmaz el değiştirmiş ve yeni mülk sahibi tahliye istemişse, bu da geçerli bir tahliye nedeni sayılır. On yıl veya daha uzun süredir devam eden belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, mülk sahibinin üç ay önceden tahliye talebinde bulunması da yasal bir hak olarak ele alınmaktadır.